Cumartesi, Mart 12, 2011

GÜZEL BİR GÜN DOĞUYOR, HEM DE HİÇ BATMAMAK ÜZERE

Öğretmen; insan yüreğinin gizli yerlerini görmekte sahip olduğu görüş keskinliği ve o güzel işlerinde kazandığı pratik gücüyle, öğrencilerin gönüllerindeki duyguları tamamıyla gözünün önünden geçirdikten sonra, yüreğindeki o ihtişamıyla adeta öğrencilerin sevgisini kazanır. Duyduğu sevinci gizlemeye çalışır. Sözleri kalbinden parça parça kopar ve ağzından öyle dökülür. İşte bundan dolayı, bu güzellikten dolayı ben de öğretmen olmak istiyorum. Duygularıma tercüman olan her türlü davranışımla öğrencilere örnek olacak güçte olmak ve onlara tam bir eğitim verebilmek neşemi arttırır.
Eğer ben öğretmen olsaydım; derslerin canlanması için dile tam bir açıklık getirerek dersi yumuşaklıkla anlatırdım. Dersin sonunda o eğlence ve güzellik nerede kalır?.. Benim son sözcüklerim dilimden çıktığı sırada yorgunluk ve uykusuzluktan ziyade, o kalbin sevinçli çarpıntısı, işte o dili sarıverir hiç bırakmamak üzere.
Eğer ben öğretmensem; son sözlerimi söylediğimde beni dinleyen öğrencilerin her birinin yıldız gibi parlayan gözleri, yanaklarının üzerinde ak bulutuna rastlamış akanyıldız gibi, seyrine doyulmaz bir yumuşaklıkla süzer. Bu süzüş o kadar ince olur ki, ağzımdan çıkan her söz, sanki bir mermerin parçalanması gibi kulaklara girer ve orada dağılır. Bu dokunaklı sözler de en ciddi sözlerin bile dozunu arttırır. Ne zaman ki zilin çalışıyla beraber saf bir karanlığın belirmesiyle, sol tarafımda oluşan büyük bir sevinçle basamak basamak hayalimden çıkışım, kızıl güneşin olağanüstü o batışını seyretmek kadar dokunaklı olur. Ne zaman yaratılış gücünün büyük aydınlık kanıtı olan yıldızları görsem, öğrencilerin parıldayan gözleri gelir aklıma. Ve bu parlaklık sonu olmayan bir sevgiyi başlatır yüreklerde. Bu sevgiyi besleyen yürekler de, bitmek bilmeyen hayalleri kucaklar sevgiyle.

Uğur GÖKOĞLU

Hiç yorum yok: