Cumartesi, Mart 12, 2011

İKİ ÇİZGİ İKİ KİTAP


Sicili kırık politikacılarımızın gölgesinde, nice maddî-manevî değerlerimizi hortumlayanların üstümüze çökerttiği kara bulutların sıkıntılarını yaşamaya katlanmaya çalışırken, iki edibin gülleriyle karşılaşmanın sevdasına kaptırdım yakamı. Her iki eseri de, -belki de kederimi dağıtmak için- nefes nefese, bir solukta okudum. Bu ilk okuyuştan elde ettiğim sonuçları, sizlerle de paylaşmak istedim.
Haritada; Aydın'dan Mardin'e bir hat çekseniz, aradaki kilometre taşlarının ne kadar da çok olduğunu görürsünüz. Ancak sayısız kilometre taşlarının soğukluğunu, iki gönül arasındaki sevgi sebillerinin serinliğiyle giderebilirsiniz. Söze konu kilometre taşlarının bir ucundaki Mustafa Kemal Yılmaz ile öte yakasındaki Abdülkadir Güler, sanki sözleşmişler gibi iki kitapla yayın dünyasına tekrar merhaba dediler. Selâmlarını, gönlümüze taç eyledik. Ayrı ayrı zamanlarda iki noktadan yola çıkanların, aynı doğrultuda buluştuklarını biliyorum. Mustafa Kemal Yılmaz, "UMURLU'DA BİR ZEYTİN AĞACI" (*) adlı eserinde; yakın çevresindeki şairler, yazarlar ve bazı politikacı dostlarıyla ilgili anılarını anlatırken, bu duygu ve düşünce adamlarının edebiyat dünyası için altın değerinde olan anılarına da yer veriyor. Satır aralarında gezinirken, şiirinin kozasını oluşturan ilkeleri de görebiliyorsunuz: "Kağnılara, katar katar develere ben de yoldaş oldum. Senin "Tabanını kum yaktı.", benimkine de diken battı." (Age, s. 38) Diğerlerini saymazsak, Yılmaz'ın bu eserinde bizim çevremizin insanlarından; Mahmut Özay, İrfan Özaydınlı, Mahmut Esat Bozkurt, İskender Cenap Ege, Sunullah Arısoy ve Ahmet Güçsav yer alıyor. Sıcak, samimi bir anlatım, okuyanı sarıyor; sıkılmıyorsunuz.
"SÖKELİ Bir Güzel Adam AHMET GÜÇSAV" (**), Abdülkadir Güler'in son kitabı. Bir vasiyeti yerine getirmek amacıyla kaleme alınan kitap, Güçsav'ın çevresinde halkalanan anılar dehlizi. Gün ışığına çıkarılan anılar, Söke'nin yakın tarihine de ışık tutuyor. Yedi bölümden oluşan kitaba bir kaynakça eklenmesi de güzel. Günümüz Sökesi'nin ortaya çıkmasında, karınca kaderince, kâh düşünceleriyle, kâh projeleriyle etkili olan Ahmet Güçsav'ı, yeniden önümüze getirip bırakan Abdülkadir Güler'i, ahde vefasından ötürü kutlamak istiyorum.
Ahmet Güçsav, örnek bir insan. Kasabada yaşayan nezih bir İstanbul efendisi. Yaşadığı zaman içinde yerel sorunlara dikkat çeken Güçsav, aynı zamanda güzel Türkçemizin de dostudur. Bir hukuk adamının kültürel meselelerde de ortaya çıkması, bazı kurum ve kuruluşların doğuşunda önderlik etmesi, yaşadığı şehri sevmesi, aramızda yaşayan bazılarımıza da kılavuz olmalıdır diye düşünüyorum. Zira; "İnsanlar elbette doğup büyüyecek ve bir gün geldikleri bu dünyadan göç edeceklerdir. Fakat önemli olan, bu göçün arkasında güzel eserler, hatıralar ve izler bırakabilmektir." diyen Ahmet Güçsav, haklı değil mi? Haklı olmasaydı Güçsav, adına düzenlenen kitaptan günümüze taşar mıydı hiç?

"Kimi çoktan yitmiş,
Kimi eğik, kimi yan yatmış
Kiminin kırılmış başı...
Kitaplar
En dayanıklı mezar taşı..." (***)

Nereden nereye? İki dost, aynı vadide, şair gönüllerinin verdiği ilhamla değerbilirliklerini, nadide iki kolye halinde boynumuza taktılar. İki bin bir Ocak'ının arakesitinde buluşan, bu iki dost kalemi, yürekten kutlarım.

Oyhan Hasan BILDIRKİ

(*) Mustafa Kemal YILMAZ, UMURLU'DA BİR ZEYTİN AĞACI, 114 s. - Aydın / Ocak 2001
(**) Abdülkadir GÜLER, SÖKELİ BİR GÜZEL ADAM AHMET GÜÇSAV, 172 S. - Söke / Ocak 2001
(***) Mustafa Kemal YILMAZ, Age. s. 3

Hiç yorum yok: