Cumartesi, Mart 12, 2011

EN GERÇEK MASAL

Küçükken anlatılan masallar, ne kadar uzaklaştırmıştı bizi gerçeklerden o yaşlarda.sonra zamanla masallardan kurtulup, gerçeği öğrendik. Sevdiklerimizi kaybedip, onların ölümlerini yani sonsuza dek yok oluşlarını gördükçe kaybetmeyi, çaresizliği, imkansızlığı tattık, gitgide gerçeklerden nefret ederek. Umudunu kaybetmiş, hayattan yorulmuş insanların o sonsuza dek yok oluş gününün gelmesi için ettiği duaları duyduk zaman zaman.Yeri geldi, insanların kendileriyle bile paylaşmaktan korktukları sırlarını dinledik, yeri geldi sabırsızlıkla beklenen mutlu anların hayal kırıklıkları ile sonlanmasına tanık olduk.Ani bir kararla hayatların mahvoluşunu, pişmanlıkları, haykırdıkça büyüyen nefretleri... Hepsini ama hepsini ya biz yaşadık ya da yaşayanlardan bir parça aldık.
Küçükken, büyümek ve kendimden küçüklere galip gelmek isterken, büyüdükçe aslında onların bize galip geldiğini fark ettim. Çünkü büyüdükçe her şey daha da kötüye gidiyordu ve ben hep onlara özeniyordum. Yıllar geçtikçe eskiyi, hatta bir sene öncesini bile özlemeye başladım. Sonra masalları ve küçüklüğümü düşündüm.
Halbuki, ne kadar güzeldi masallar. Saraylar, hizmetçiler, beyaz atlı prensler... Hiç mi kötülük olmazdı sanki? Kötü kalpli kraliçeler, cadılar da mı olmazdı? Olurdu ama ne var ki hep iyilik kazanırdı sonunda. Hep mutlu sonla biterdi masallar...
Anlayamadığımsa o yaşlarda gerçekler yerine, masallarla tanıştırılmak. Ne kadar acımasızca oysa. Önce seni her şeyin mutlu sonla bittiği bir dünyanın içine sokuyorlar. Kötü kalpli cadılar, kırmızı başlıklı kızı yemeye çalışan kurtlar, pamuk prensesin kötü üvey annesi ölüyor ve sen hayattan hep kötülüklerden uzak mutluluk dolu bir dünya bekliyorsun. Ama sonra senden gerçekleri görmeni istiyorlar. Çünkü zamanı gelmiş. İşte bundan sonra mutsuz oluyor insanlar. Kurdukları dünyaya kendilerini öyle kaptırıyorlar ki, her şeyin o dünyadaki gibi daha da doğrusu masallardaki gibi olmasını bekliyorlar. Ne yazık ki beklediklerini bulamayıp, mutsuzluklarla dolu bir hayat yaşıyorlar.
Ne olurdu sanki gerçekler bu kadar acı, masallar ise gerçeklerden bu kadar uzak olmasa! Ne olurdu?

Damla ÖZCANYÜZ

Hiç yorum yok: