Cumartesi, Mart 12, 2011

BUNA DEĞER Mİ?

Her hafta olduğu gibi o gün de okula gitmek için otobüse bindim. Yolda giderken etrafa bakınıyordum. Yaşamak her şeye rağmen güzeldi. İnsanlar güzeldi, ağaçlar, çiçekler, her şey...
Saat on bire geldiğinde dersten çıktım ve tekrar eve dönmek için otobüse bindim. Ama bu sefer her şey çok farklıydı. İlk dikkatimi çeken; dışarıda bekleyen, ayakları ve sağ eli olmayan, tekerlekli sandalyeye mahkûm bir adamdı. Belli ki o da otobüse binecekti.
Sonra yaşlı bir teyze ve orta yaşlarda bir kadın adamın yanında beliriverdi. Alçak sesle bir şeyler mırıldanıyorlardı. O sırada adam, tekerlekli sandalyeden yere indi ve otobüse doğru geldi. Tam bu sırada kadın bir feryat koparıverdi:
- Allah'ım sıkıştı! Ne olacak şimdi? Allah'ım sen sabır ver!
İlk başta ne olduğunu anlayamadım. Daha sonra adamın otobüsle kaldırım arasına girdiğini ve kadının da o yüzden böyle bağırdığını anladım. Ama ortada ne sıkışan biri vardı ne de bu kadar abartılacak bir durum... Otobüs şoförlerinin de yardımıyla adamı içeriye aldılar. Yaşlı teyze adama durduk yere bağırmaya başladı:
- Sen benim başımın belası mısın?!
- Her gittiğim yere peşimden gelmek zorunda mısın?!
- Mezara da mı benimle geleceksin sen?!
Adam ise o kadar masumca ve üzgün bir halde teyzenin yüzüne bakıyordu ki, o an içimden oracıkta ağlamak geldi. Teyze biraz durakladı ve yine başladı söylenmeye. Artık söylediklerini duymamak için bir ara kulaklarımı kapamışım. Bunun ben bile farkında değildim. Kulaklarımı açtığımda son duyduğum söz "Allah belânı versin"di. İşte bu sözü söylediğinde bir an dönüp teyzeye bağırmak istedim ama yapamadım. Biraz sonra yaşlı adamın kızı telefonuyla birini aradı ve aynen şöyle dedi:
- Biz şu an Söke'ye geliyoruz. Babam da peşimize takıldı. "Geleceğim" diye tutturdu Allah'ın cezası. Birazdan orada oluruz, bizi garajda bekle, dedi ve telefonu kapadı.
Söylenenleri yaşlı adam dahil herkes duydu. Zavallı adam olanlara rağmen öylece etrafına bakınıyordu. Kız ve annesi hâlâ bir şeyler mırıldanıyorlardı. Bir ara arkadaşım orta tonda bir sesle:
- Of, susun artık, gibi bir şeyler dedi. Sonra da mırıldanmalar kesildi. Biraz rahatladım ama sadece biraz. Çünkü fazlaca gerilmiştim.
Şimdi anlıyorum da, insan insana hiç değer vermiyor. Hele de bu insan diğerlerinden farklı, bakıma muhtaç ya da yatalak biriyse, değeri daha da düşüyor.
O gün gerçekten çok gerildim ve sinirim bozuldu. Hiçbir insan bu tür şeyleri hak etmiyor.
Yaşamak her şeye rağmen çok güzel ama belki de kimileri için yaşamak ölmekten de beter.

Hüsniye YAVAŞ

Hiç yorum yok: