Cumartesi, Mart 12, 2011

AYRILIK GARAJI

Ayrılık... Kim biliyor ki bu kelimenin anlamını yaşayandan başka. Bana da dün bir rüzgar fısıldadı "Geçireceğin yalnız geceler" diye...
Onu uzaktan görmek bile yeterdi sana. Göz göze geldiğinizde bir şey kopardı içinden. Onun bir "Merhaba"sı "Seni seviyorum" der gibi gelirdi. Bir dokunuşunda tüylerin ürperirdi. Fakat bu ürperişin sebebinin korku olmadığını bilirdin... Her el ele tutuştuğunuzda bir ömür daha eklenirdi hayatına. Onun bir gülüşünde kendi mutluluğunu görürdün. Onun mutluluğu senin mutluluğundu artık. O gülünce yeniden canlanırdın O küçücük gülüşte hayat bulurdun. O küçücük gülüşte erirdin. Bir gülüşüne her şeyini verebilecek kadar severdin onu. O varken hayatı toz pembe görmek vardır ya, sen aşıkken hayatı görmezdin ki toz pembe göresin. O senin için hayatın adıydı. Elleri ellerin, dudakları dudakların, bakışları bakışların... Onsuz hayatın anlamı yoktu senin için. Ne zaman gözünü açsan hep o olurdu karşında. Açık tutmayı yeğlerdin. Kapasan da o vardı yine bir şey fark etmezdi ki...
Gitgide çoğalarak severdin onu. Sevdikçe de kalbindeki yeri küçük bir kıvılcımken bir yangın gibi çoğalırdı. Kalbindeki yangın rüyalarına yansırdı. Ve bütün gece seninleydi rüyalarda. Hiçbir zaman seni yalnız bırakmayacak gibi gelirdi. "Hayır" derdin, "Biz ayrılamayız ki." Ama hiç birbirinizi sevdiğiniz halde ayrılacağınız aklına gelmezdi.
Onun iyi olduğunu bilmek yetmezdi sana. Her dakika yanında olmak, elini tutup gözlerinin içine bakmak isterdin. Ama artık elini tutup gözlerinin içine bakamayacağın uzun bir yol vardır önünde. Hem de sonsuz bir yol. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer diyebileceğin bir süreç bile yoktur önünde. Zaten ayrılık denilen şey de bu olsa gerek. Sonbaharda yaprağı dökülen ağaçlar gibi kuru, mat ve yapayalnız... Evet bundan sonra yalnız kalacaksın. Belki de korkuyorsun yalnızlıktan. Yalnız kalacağından mı yoksa o adamdan ayrılacağın için mi ağladığını bilmiyorsun. O an sadece ona sarılıp bırakmamayı düşünüyorsun. Gideceğini aklından bir saniye olsun geçirmemek istercesine... Bundan sonra o mutluluk gülüşünü görmeden ne yapacağını düşünüyorsun. Çevrenizdeki insanlara bakıyorsun, sizi seyrediyorlar hayran bakışlarla. Şaka gibi geliyor bu sonsuz ayrılık. Bir ayrılık garajında olduğunun farkına varıyorsun.
Vedalaşma vakti gelmiştir artık. Evet, o bir gülüşüne canını vereceğin adam biraz sonra otobüse binip kilometrelerce öteye gidecektir. Arkasında sevdiğini yani seni bırakıp... Dakikalarca sarılırsınız ayrılmamak istercesine. Ama nafile, o gidecektir artık. Otobüsten kalkışı boyunca gözlerin onunkilerden ayrılmaz. Evet, o ıslak gözler ayrılmak istemez. O gitmiştir artık. Geriye sadece hala el sallayan ve ağlayan bir parçası kalmıştır. Söylesenize kim anlatabilir ki bu kareyi Şebnem Ferah'tan başka?

"Bu şarkı bir haykırış
Bir öpücük, sıcak bir kış
Bir demet gül, bir dokunuş...
Bu şarkı bir yalvarış
Bitmesin sürsün bu düş
Sen de düşün, sen de konuş...
Nereye gider bu aşk?
Nereye dur gitme!
Bırak kadının olayım..."

Özge ELYAKAN

Hiç yorum yok: