Perşembe, Nisan 06, 2006

AKİF VE İSTİKLÂL MARŞI



1. ERKEK : Ateş gibi bir mısra: “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.”
1. KIZ : Ancak samimiyetin doruklarında yükselen bu sımsıcak başlangıç mısrasının doğuş hikâyesi, oldukça zor günlerin, ıstırapların hayata geçirilmesinden başka nedir, değil mi?
1. ERKEK : “O günleri yeniden yaşamak mı?” diyorsunuz, işte bu mümkün değil.
1. KIZ : Aynı soruyu, hasta yatağında kıvranıp yatan Mehmet Akif Ersoy’a, bir bir yolunu bulup sormuşlar. Soruyu harika bir cevapla karşılayan Akif, şöyle demiş.
AKİF : “O günleri yeniden yaşamak mı?, diyorsunuz? Allah, bir daha bu millete yeni bir İstiklâl Marşı yazdırmasın.
KORO : Doğru olanı da bu! Allah, bir daha bu millete yeni bir İstiklâl Marşı yazdırmasın.
2. ERKEK : Bu yüzden biz, İstiklâl Marşımıza sahip çıkıyoruz.
KORO : Bu gün de sahip çıkıyoruz. Yarınlarda da sahip çıkacağız.
2. ERKEK : Çünkü bu marşın harcında, bu topraklar için ölümü göze alabilenlerin teri, canı ve kanı var.
KORO : Öyle ya, öyle ya! Hem teri, hem canı ve hem de kanı var.
1. KIZ : Her şeyin ateş kustuğu o günlerde, yüce dağların karlı doruklarında, istiklâl sevdasının ateşleriyle yanıp kavrulanların gönüllerinde; “Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı.” düşüncesi yatıyor.
KIZLAR
KOROSU : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
1. ERKEK : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
2. KIZ : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
KORO : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
2. ERKEK : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
ERKEKLER
KOROSU : Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
1. ERKEK : Bu düşünce, iş haline getirilmeliydi. Bu milletin, bir İstiklâl Marşı olmalıydı.
2. KIZ : 7 Kasım 1920 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nden; “Türk devletinin ebediliğini, Millî Mücadele’nin ruhunu ve Türk’ün istiklâl aşkını dile getirecek” olan yarışmaya katılacak eserlerin 23 Aralık 1920 tarihinde Maarif Vekâletinde kurulan bir heyet tarafından, en güzelini bulmak için seçileceğini öğreniyoruz.
3. ERKEK : Yarışmaya 724 şiir katılıyor. Bu bilgileri bize Ortaöğretim Genel Müdürü Kâzım Nami Duru veriyor.
KORO : Sadece o kadar mı?
1. KIZ : Bildiklerimiz, bu kadar değil, daha fazla. Bu şiirlerden birisi heyet tarafından çok beğenilir, seçilir ve bütün millet vekillerine de dağıtılır.
KORO
KIZLAR : Ancak beklenen şiir, daha henüz doğmamıştır.
KOROSU : Beklenen marş, henüz ufukta! Şairi, sancılar içinde!
2. ERKEK : Hamdullah Suphi Bey, 16 Aralık 1920 tarihinde Millî Eğitim Bakanı oldu. Şüphesiz hepsi de çok güzel olan bu şiirlerde, Millî Mücadele ruhunu bulamamıştı.
KORO : Bütün milletçe istenen ve arzulanan ne idi?
HAMDULLAH
SUPHİ : “Millî Mücadelemizin büyüklüğü oranında güçlü bir şiir, gönülleri heyecana verecek, heyecanlı bir ses istenmektedir. Öyle bir ses ki gelecek nesillere her an, o kutsiyet ve azameti terennüm etsin. Kalpleri heyecanla doldursun. Yurdun bütün ufuklarını heyecanla inletsin. Zira Anadolu’da Türk’ün yeniden doğuşu, ikinci bir Ergenekon olayı yaşanıyordu. İşte bu şiir, bu olayın destanı olmalıydı.”
ERKEKLER
KOROSU : İşte böyle bir şiir yazılmalıydı.
AKİF : (Az duyulur bir sesle) Bizim de bir İstiklâl Marşımız olmalı!
1. ERKEK : Yeni tedbirler alındı.
2. KIZ : Memleketin içinde bulunduğu bu destan havasını duyan ve yaşayan, en yüce, en İlahî bir belagatle yazan Mehmet Akif’ten başka kim, milletin heyecanını dile getirebilirdi?
MUSTAFA
KEMAL : Bu marşı, ancak Akif Bey yazabilir.
KORO
KIZLAR : Bu marşı, ancak Akif Bey yazabilir.
1. ERKEK : “Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun?”
1. KIZ : “Meğer ki harbe giden, son nefer şehid olsun.”
KORO : “Sahipsiz olan memleketin batması haktır.
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.”
2. KIZ : “N e hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı
Nerde gösterdiği vahşetle bu bir Avrupalı
Dedirtir, yırtıcı his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahud kafesi.”
2. ERKEK : “Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.”
3. ERKEK : “Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer.”
3. KIZ : “Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler
Beşerin azmini tevkif edemez sun’u beşer.
Bu göğüslerse Hüda’nın ebedî serhaddi
O benim sun’u bediim, onu çiğnetme dedi.”
ERKEKLER
KOROSU : “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber…”
AKİF : Millet için etti mi ordum sefer?
Kükremiş arslan kesilir her nefer.
Döktüğü kandan göğsü vursun zafer
Toprağa bir damlası boş akmasın…”
KORO : “Kükremiş arslan kesilir her nefer.”
1. KIZ : “Yerleri yırtan sel olup taşmalı
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı.”
KORO : “Haydi git evladım uğurlar ola.”
1. ERKEK : Hamdullah Bey, işi fazla uzatmaz. Bir gün konuyu Akif’in yakın dostu Hasan Basri Çantay’a açar. Hasan Basri Bey’den, Akif’in yarışma şeklini beğenmediğini, eğer başka bir çare bulunursa, istenen şartlara uygun bir şiiri ona yazdırabileceğini öğrenir.
3. KIZ : İstenen şartları sağlamak için bazı küçük hilelere baş vurulur.
KORO : Akif Bey, İstiklâl Marşı’nı yazabilmenin sancısında.
EŞREF
EDİP : “Üstat Ankara’daki bütün şiirlerini, İstiklâl Marşı’nı hep bu Dergâh’ta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk milleti ile beraber yaşayacak olan bu marşı ne vakit okusam, Taceddin Dergâhı’nda üstadın bu şiiri yazarken düşündüğü zamanları hatırlarım.”
KORO : Nasıl düşünürdü, ne yapardı?
EŞREF
EDİP : Odanın bir tarafına çekilmiş, elinde ufak bir kağıt… tefekküre dalmış… ara sıra bir kelime yazıyor… bazen yazdığını çiziyor… sonra tekrar yazıyor…bazen saatlerce düşünüyor.
KORO : Sancı içinde, destan yazmak kolay değil.
EŞREF
EDİP : Üstad şiirini yazmak için çok zaman sarf ederdi. O kolay ve sade görüldüğü halde, bulunup söylenmesi ve taklidi zor olan söz dediğimiz şiirler, öyle kolay kolay olmuyordu. Bazen bir beyit üzerinde günlerce uğraştığı olurdu.
KORO : Buna rağmen yazıldı ya? İşte iman ve inanç, güzellik burada!
ERKEKLER
KOROSU : İşte, güzellik burada!
EŞREF
EDİP : İstiklâl Marşı kabul edildikten sonra dergâh7ta çok samimi bir merasim yapıldı. Üstadın sevdiği bütün arkadaşlar, birçok mebuslar üstadı tebrike geldiler. Güzel sohbetler oldu. O günler ne kutsal, ne mübarek günlerdi. O günleri yaşamayanlar bunu, mümkün değil, anlayamazlar.
KORO : Yaşamak, anlamaktır.
2. KIZ : Ya öncesi? Öncesi yok mu bu işin?
3. KIZ : Olmaz olur mu?
2. KIZ : Öyleyse anlatılısın.
KORO : Anlatılsın!
2. ERKEK : Düşman, Sakarya’ya kadar gelmiş. Ankara telaşta.
1. KIZ : Meclisin başka bir yere taşınması tartışılıyor.
1. ERKEK : Ama Akif, o tehlikeli anlarda bile sarsılmamış, metanetini de kaybetmemiştir.
KIZLAR
KOROSU : Sakarya savaşının en heyecanlı bir gecesi. Top sesleri Ankara’dan işitiliyor. Herkes tetikte!
KORO : Herkes tetikte!
3. ERKEK : Fena bir haber gelirse, hemen hareket edilecek. Ama bir var, inançlı…
AKİF : Telaşa mahal görmüyorum. Evvel Allah, O’na, O’nun askerliğine güveniler. Ordumuz inşallah galebe çalacak, buna imanım var.
ERKEKLER
KOROSU : Büyük Taarruzla zafere ulaşıldıktan sonra, şu beyitteki zafer için, Akif’e sormuşlardı. KORO : “Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.”
KIZLAR
KOROSU : Bu bir kehanet miydi?
ERKEKLER
KOROSU : Bu kadar nasıl inandın?
AKİF : Başımızdaki adamı, Mustafa Kemal’i… kim görse, zaferin doğacağına, eninde sonunda bizim olacağına inanırdı.
KORO : Hem de tam yürekten, inanırdı.
MUSTAFA
KEMAL : Bu marş bizim inkılâbımızı anlatır. İnkılâbımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak, ne unutturmak lazımdır. İstiklâl Marşı’nda istiklâl davamızı anlatması bakımından, büyük bir manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.”
Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar, işte bunlardır. Hürriyet ve istiklâl aşkı, bu milletin ruhudur.
KORO : İşte Türk budur!
MUSTAFA
KEMAL : İstiklâl Marşı’nın bu pasajı asırlarca söylenmeli ve bütün yâr ve ağyây anlamalıdır ki Türk’ün Mete hikâyesinde olduğu gibi her şeyi, en mahrem hisleri bil tehlikeye girebilir. Fakat hürriyeti asla…
KORO : Hürriyeti asla…
KIZLAR
KOROSU : Hürriyeti asla…
ERKEKLER
KOROSU : Hürriyeti asla…
MUSTAFA
KEMAL : Bu demektir ki efendiler, Türk’ün hürriyetine dokunulamaz.
1. KIZ : Sonrası mı?
2. KIZ : Akif kararını verdikten sonra, bütün varlığını ona harcar ve Taceddin Dergâhı’nın üçüncü odasında İstiklâl Marşımızı yazar.
1. ERKEK : 724 şiirle birlikte Mehmet Akif Bey’in İstiklâl Marşı da basılarak millet vekillerine dağıtılır.
3. KIZ : 1 Mart 1921 tarihindeki oturuma bizzat Mustafa Kemal Paşa başkanlık eder.
HAMDULLAH
SUPHİ BEY : “Bakanlık yapmış olduğu incelemede fevkalade kuvvetli bir şiir aramak lüzumunu hissettiği için ben şahsen, Mehmet Akif Beyefendiye müracaat ettim. Ve kendilerinden bir şiir yazmalarını rica ettim. Kendileri çok asil bir endişe ile tereddüt gösterdiler. Biliyorsunuz bu şiirler için bir ikramiye vaat edilmişti. kendileri ikramiye meselesinden çekindiklerini belirttiler. Ben şahsen müracaat ettim. Lazım gelen tedbiri alırız ve icab eden ilanı yaparız dedim. Bu şartla büyük millî şairimiz bize, fevkalade nefis bir şiir gönderdiler. Diğer altı şiirle beraber sizlere sunacağız. Seçme hakkı size aittir. Arkadaşlar fikrimi açıklıyorum: Beğenmek, takdir etmek hususunda serbestsiniz. Ben seçimimi yapmışım. Sizin görüşünüz benim görüşümün aksi olabilir. Şimdi şiiri okuyorum.
(İstiklâl Marşı’nın ilk iki kıtası okunur. )

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimin yıldızıdır ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

2. ERKEK : O gün Hamdullah Suphi Bey’in tok sesiyle okuduğu bu şiir, meclis oturumuna katılanların tamamının alkışını almıştı.
KORO : Akif Bey, mahcubiyetinden erimişti.
2. KIZ : Al sancağın dalgaları istiklâle susamış gönülleri heyecandan heyecana sürüklüyordu.
3. ERKEK : Milletimizin hürriyet ve istiklâl yıldızının dünyalar durdukça parlayacağına bütün gönüller inanmıştı.
KORO : Hürriyet ve istiklâl yıldızımız dünya durdukça parlayacaktır!
ERKEKLER
KOROSU : Oylama, daha sonraki oturuma bırakılır.
KIZLAR
KOROSU : Başkanlık kürsüsünde Dr. Adnan Adıvar Bey oturmaktadır. Söz, yine Hamdullah Suphi Bey’dedir.
KORO : Tarihçiler güne tarih düşerler: 12 Mart 1921 Cumartesi. Oldukça kutlu bir gün. Ebedi marşımızın oylanacağı gün, bu gün.
HAMDULLAH
SUPHİ BEY : Halkın temsilcileri olan sizlerin huzurunda okunan şiirin, yüksek heyetiniz üzerindeki azami tesirine ben de şahit oldum. Burada yedi tane şiir vardır. Başkanlık bunları ayrı ayrı oya koysun. Hangisi tarafınızdan beğenilirse onu kabul edersiniz.
KORO : Doğru, doğru. İşte bu, çok doğru!
KIZLAR
KOROSU : Tartışmalar, tartışmaları izler.
ERKEKLER
KOROSU : Önergeleri, başka önergeler izler.
DR. ADNAN
ADIVAR : Bu önergeyi kabul edenler, yani Mehmet Akif Beyefendi tarafından yazılan marşın, İstiklâl Marşı olmak üzere tanınmasını kabul edenler, lütfen el kaldırsınlar… Büyük çoğunlukla kabul edilmiştir.
MÜFİT
EFENDİ : Başkan bey, yalnız bir şey arz edeceğim. Hamdullah Suphi Bey’in bu marşı, bu kürsüden bir kere daha okumasını rica ediyorum.
REFİK BEY : Milletin ruhuna tercüman olan iş bu İstiklâl Marşı’nın ayakta okunmasını teklif ediyorum.
DR. ADNAN
ADIVAR : Müsaade buyurunuz efendim. Muhterem heyetimiz bu marşı kabul ettiğinden dolayı, resmen İstiklâl Marşı’mız olarak tanınmıştır. Bunun için de ayakta dinlememiz icap eder. Buyurunuz efendiler.
HAMDULLAH
SUPHİ BEY :

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimin yıldızıdır ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

(İstenirse bütün kıtalar okunabilir.)

KORO : Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır; Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

1. ERKEK : Kabulünün 84’üncü yıldönümünü kutladığımız İstiklâl Marşı için ayrılan 500 lirayı Mehmet Akif Bey’in almadığını, fakir çocuk ve kadınlara örgü öğretme işi için bir gelir temin etmek amacıyla kurulmuş olan Dârü’l Mesâî’ye bağışladığını biliyoruz.
1. KIZ : İstiklâl Marşı, Resmî Gazetenin birinci yılında, yedinci sayısında;
21 Mart 1921 tarihinde yayımlanarak resmen yürürlüğe girmiştir.
KORO : Hürriyetimizin en kutsal, en aziz mihenk taşı olan İstiklâl Marşı’mızın ışığı, bayrağımızdaki ay yıldız parladıkça, ebediyen bir meşale gibi yarınlarımızı aydınlatmaya devam edecektir.
KIZLAR
KOROSU : Bu marş, mısralardan oluşmuş bir marş değil, savaşlardan oluşmuş bir kahramanlık destanıdır.
KORO : Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır; Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

HİLÂL GÜLER
1 Mart 2005

12 Mart 2005'te Söke Hilmi Fırat Anadolu Lisesi'nde sahnelenmiştir.

Hiç yorum yok: